İdari Yargı Günü ve Danıştay’ın 156. Kuruluş Yıl Dönümü Töreni’nde konuşan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ”Adalet, bekamızın güvencesidir. 27 Mayıs darbecilerinin hukuk katliamlarını unutmuyoruz” dedi.
Değerli misafirler sizleri en kalbi duygularımla selamlıyorum. Danıştay’ın 156. Kuruluş Yılı münasebetiyle sizlerle birlikte olmaktan memnuniyet duyuyorum. Devlet geleneğimizdeki devamlılığın simgelerinden olan Danıştay, Türkiye Cumhuriyeti’nin kökü mazide olan atide bir devlet olduğunu gösteriyor.
Bir buçuk asrı aşan tarihiyle Danıştay hem ecdattan bize kalan bir miras hem de güçlendirerek gelecek nesillere bırakmamız gereken bir emanettir. İnşallah bu emanete hakkıyla sahip çıkmaya devam edeceğiz.
Danıştay’ımız, idarenin yargı yoluyla denetlenmesinin yanı sıra kamu ile vatandaş arasındaki ihtilafların çözümünde de nihai karar vericidir. Danıştay, Anayasa ve yasaların uygulanmasını da garanti ediyor.
Türk milleti adına karar verme onurunu ve mesuliyetini taşıyan yargı organlarımızın her biri ülkemizde huzurun, güvenliğin, kalkınmanın, demokrasinin ve sosyal barışın muhafazasının teminatıdır.
Bu konuda en küçük bir şüphe, en küçük bir tartışma yoktur. Makamlarımızdan ve unvanlarımızdan öte 85 milyonun bir ferdi olarak hepimiz şu gerçeğe yürekten inanıyoruz. Nasıl geç gelen adalet adalet değilse, topluma güven verene ve erişilebilir adalet sistemi de bekamızın güvencesidir.
Yüksek mahkemelerimizin her biri adaletin etkin şekilde tecellisi için çalışıyor. Adaletin olmadığı yerde refah olmaz. Adliyenin kapısı adaletin kapısı haline getirilmeli. Devlet, adalet dağıttığı sürece güçlüdür.
27 Mayıs darbecilerinin gerçek bir mahkemeden ziyade kötü bir tiyatroyu andıran Yassıada’da işledikleri hukuk katliamlarını unutmuyoruz. Rahmetli Menderes, Zorlu ve Polatkan’ın idamı, milletimizin kalbinde bir yara olarak halen kanıyor.
12 Eylül dikta rejiminin güya adaleti tesis maksadıyla bir sağdan bir soldan darağacına gönderdiği gençlerin acısı hiç dinmedi. 28 Şubat döneminde adeta koro halinde darbecilere alkış tutanların hukuk sistemimize verdikleri zararın telafisi yıllar aldı. 17-25 Aralık yargı emniyet girişiminin faillerinin sebep olduğu sıkıntıların hala yükünü
Çekiyoruz. 15 Temmuz’da ödediğimiz ağır bedeller ise ortadadır. Bir gecede 253 insanımızı şehit verdiğimiz bu ihanetin merkezinde sadece eli silah tutanlar değil, üniformalı ve cübbeli örgüt militanları da vardı. Şayet darbeci alçaklar başarılı olsalardı yeni Yassıada’lar kuracaklar, kan dökecekler, yeni hukuk cinayetleri işleyeceklerdi.
Yargıyı yönlendirme, istemedikleri karar çıktığında hukukçuları hedefe koyma en çok karşılaştıklarımız. Sosyal medyadaki linç kültürü yargı üyelerini mağdur ediyor.
Yargı da eleştirilemez değildir. Yargının kararlarını beğenmeyebiliriz. Buna kimse engel olamaz, olmamalıdır. Terörü övmediği, şiddeti övmediği insanlar düşüncelerini paylaşabilir.
Güçlü, tarafsız, iyi ve seri işleyen bir adalet sistemi evlatlarımıza bırakacağımız en iyi mirastır. Yargının yasama ve yürütmeye müdahalesi nasıl yanlışsa, yargının siyasi tartışmaların içine çekilmesi da yanlıştır.
Sizden ve milletimizden gelen talepler doğrultusunda Danıştay’ımızın güçlendirilmesi konusunda pek çok adım attık. Danıştay’ın iş yükü azaldı. Uyuşmazlıkların daha etkin yargılamayla daha hızlı çözülmesi sağlandı.
Mahkeme sayısını 146’dan 221’e yükselttik.
Türkiye istikbalini ancak daha fazla demokrasi ve daha fazla ekonomik refah, daha fazla güvenlik üzerine inşa edebilir.
Türkiye’nin ikinci yüzyılına darbe anayasasıyla girilmesini Türkiye demokrasisine yakıştıramıyoruz. Yeni anayasanın sihirli değnek gibi sorunları ortadan kaldırmayacağını biliyoruz.
Ancak sivil siyaset alanını genişletecek. Bu bakımdan önemli bir fırsat. Üzerimize düşen yapıcı rolü uygulamaya devam edeceğiz.